DÜNYADA HER ŞEY İÇİN, MEDENİYET İÇİN, HAYAT İÇİN, BAŞARI İÇİN EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ İLİMDİR, FENDİR...
  • Egemenlik Kayıtsız
    ve Şartsız Milletindir...
  • En Büyük Savaş
    Cahilliğe Karşı Yapılan Savaştır...
Türkiye, resmî olarak 1 Ocak 2019 günü itibariyle seçim sathı mailine girmiş olacak
30 Aralık 2018

Türkiye, resmî olarak 1 Ocak 2019 günü itibariyle seçim sathı mailine girmiş olacak.

Kemal bey, son 10 konuşmasını yapacak.

Zaman hızla akacak. Artık saniyeler dakikalara dakikalar saatlere saatler günlere günler haftalara haftalar aylara dönüşecek ve 31 Mart 2019 gecesi, 1 Nisan 2019 günü sabahı gerçeklerle yüzleşeceğiz. 

Peki durum an itibariyle nedir?

Bakalım;

  1. Kemal bey, kampanyada miting yapmayacakmış; sivil toplum örgütlerinin davet ettiği salon toplantılarına ve 5 yıl büyük bir çabayla CHP bayrağını dalgalandıran belediyelerimizin inşa ettiği eserlerin açılış törenlerine katılım sağlamakla yetinecekmiş. Gazetecilerle TV sohbetleri de cabası!
  1. Diğer tek adamla da atışmayacakmış.
  1. Adaylar kampanyayı omuzlayacakmış.

Aslında oldukça rahat bir kampanya planlanmış. İçimiz rahat.

Neden acaba?

Ona da bakalım;

  1. Prematüre Partiyle açıktan, diğerleriyle el altından yapılan “işbirliği” ile CHP oyunun üçte biri, “daha sonra geri almak üzere” müttefiklere emanet edilmiş.
    (“Behey gafil, kuş uçtu mu geri dönmez, gözlerin yollarda kalır” demek var ya, neyse!)
  2. CHP oyunun üçte biri de kazanmaya yeterli bir sonuç almak için, içten pazarlıklı oldukları her hallerinden belli olan müttefiklerin mutlak desteğine muhtaç.
    (“Behey gafil, kelin merhemi olsa başına sürer” demek var ya, neyse!)
  3. CHP oyunun üçte biri de “dahilde ve hariçteki bedhahlarla” göze göz, dişe diş bir mücadeleye hazırlanıyor.
    (Hem seçimlerde partinin ölümcül yara almaması, hem de sağın CHP’ye kurduğu bu tuzağın parçalanması için bütün varlığını ortaya koyuyor, diyoruz da, haydi hayırlısı!)

Bu arada Kemal beyin okul arkadaşı zevkten dört köşe.

Ne diyor?

  1. Sistem artık değişmişmiş; “yok öyle ana muhalefet, mana muhalefet diye birşey” diyor ve ekliyor, “artık birinci parti, ikinci parti, üçüncü partiler var, sen de ikincisin şimdilik”.
  2. Dışından, “Kemal bey benim okul arkadaşım, onun için üzülüyorum” diyor.
  3. İçinden de “hele bir üçüncülüğe düş de görelim” diyor.
  4. Tabii can alıcı birşey daha söylüyor. Gazeteciler, açıkça CHP’yi ima ederek, “diğer partilerin adayları için ne diyorsunuz?” diye sorunca, keyiflenerek, “ görüyorsunuz, her partide ülkücü kökenli adaylar var, partimiz yedi veren gülü gibi, maşallah!”diyor.

Diğer tek adamın mutluluğunu tarif edecek kelime yok.

Onu bir kenara bırakalım ve soralım;

“Bir yandan Kemal beyin okul arkadaşını, öte yandan okul arkadaşının saflarından “neşet etmiş” müttefik partinin hanımefendi liderini mutlu eden bu tabloyu nasıl okumalıyız?”

Şöyle;

  1. Kemal bey ve ekibi, CHP’nin; il il, ilçe ilçe, belde belde, köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev olmak üzere bütün mevzilerini sağa açtı. -Kemal bey “sağ sol kalmadı artık, onlar dönemseldi” diyerek bu tespiti reddediyor ama günün yakıcı gerçeği budur. -
  2. Sadece açmakla kalmadı, büyük bir bölümünü de geri dönmemek üzere tahliye etmeye hazırlanıyor.
  3. Ne uğruna? Ankara ve İstanbul’dan birisini, - bize göre sadece Ankara’yı- kiminle olduğuna bakmaksızın, bir “huruç” hareketiyle ele geçirmek için!
    Türkiye’nin gerisini verip Ankara ovasında, -Evliya Çelebi’nin tabiriyle “Ankara çölünde”- bir Pirüs zaferini kazanmak için!
  4. Kemal bey, tarihteki Büyük İskender gibi, bu muhayyel zaferle geri dönüp, Anadolu’da terkettiği mevzileri geri almayı düşlüyor.
  5. Tarih, bu tür geri dönüş çabalarının, umutlarının, hayallerinin, son tahlilde hüsranla sonuçlandığının sayısız örnekleriyle doludur.
  6. Bilin ki, böyle bir yıkımı göze alarak, elinizdeki ne var, ne yok tüm değerleri fütursuzca harcayarak ele geçirmeyi arzuladığınız son kale, terkettiğiniz yerlerin “vefasız” derebeylerinin de rüyasını süslemektedir; almanızla teslim etmeniz bir olacaktır.
  7. Tünelin ucunda, Kemal beyin okul arkadaşı, Kemal beyin müttefiki muhterem hanımefendi ve Kemal beyin muarızı “diğer tek adam”... bekliyorlar; çıkışta elimizde ne varsa üstüne atlayacaklar.

Ne yapmalı peki?

Rüyadan uyanmanın vakti yoktur.  Zafer anı için bir saniye bile yeterli süredir.

Felaketten bir saniye önce bile uyansanız, -mesela 30 Mart, seçimden tam bir gün önce- bütün Türkiye ayağa kalkar ve emin olunuz, oy sandıkları patlar.

Umut hep vardır.

Olacaktır!

Haydi!                        

Paylaş:
Yorumlar


0.532 261 33 24