Kemal bey, sondan 19. konuşmasını yaptı.
Diğer tek adamın attığı can simitleriyle siyaset yapmayı sürdürüyor.
Olmaz ki;
CHP Meclis gurubu toplantıları önemlidir. Kemal beyden önceki CHP genel başkanlarının konuşmaları sadece CHP’ye gönül vermiş kitlenin değil iktidar partisi gurubunun da dikkatle takip ettiği, uyarıcı, eğitici ve hatta yol gösterici nitelikteydi. Genel başkanlar, sadece gündemi değerlendirmekle kalmazlar, ülke için hayati önemdeki konulara dikkat çekerlerdi. Polemiklerde, karşılıklı dava açma noktasına gelecek üsluptan kaçınırlardı. Çok zorunlu olmadıkça hiçbir meseleyi de şahsileştirmezlerdi.
Mesela Deniz bey, Ergenekon davaları için Tayyip bey, “ben bu davaların savcısıyım” dediğinde, “ben de mağdurların avukatıyım” diyerek bütün yargılamaları baştan mahkum etti ve görüyoruz ki, haklı çıktı. Tayyip bey de mahcup oldu. Ama karşılıklı tek dava açılmadı.
Siyasi ağırlığınızı kaybederseniz her türlü itham mahkeme koridorlarına taşınır. Siyasi üslubunuz, “hadi bu söylediklerime dava aç, açmazsan namertsin!” dozunda devam ederse, yarattığınız toz duman arasında halkın gündemi heba olur gider. Üstelik bu hesapsız kitapsız konuşmaların bedeli olarak çoluğunuzun çocuğunuzun nafakasını da tüketirsiniz.
Bu kahramanlık değildir. Kahramanlık, İsmet İnönü’nün yaptığı gibi her türlü riski göze alıp bu güzel ülkeyi cihan harbine sokmamaktır.
Kahramanlık, en zor zamanda koltuktan kalkmasını bilmektir.
CHP tarihi öğreticidir.
İnönü partideki tansiyonu farkedince, “Mademki öyle, o zaman kurultay karar versin” demiş ve kurultayı toplamıştır. İmza var mı yok mu, sayı tutuyor mu tutmuyor muya bakmamıştır.
Bülent Ecevit, böyle bir kurultayla genel Başkan seçilmiş ve katıldığı ilk genel seçimde Partinin oyunu %40’ın üstüne çıkartmıştır.
Tarih en büyük yol göstericidir.
Kurultayda sıkışınca, “MYK dahil herkes önseçime girecektir, bundan böyle merkez yoklaması yok” diyeceksin; atı alıp Üsküdar’ı geçince,
“Canım işte yerel seçimler de yaklaştı, örgütü önseçimle yormayalım, enerjilerini seçim sathı mailine saklasınlar. Aday adaylarını çağırıp çağırıp konuşur, beğendiğime el veririm, beğenmediğimi kapının önüne koyarım, kazanan kazanır, kazanamayana Allah selamet versin” derseniz, sadece kendinizi kandırırsınız.
Yol bellidir.
Belediye başkan adaylarını manen ve madden yormayın. Kendinize göre bazı sözler vermiş olabilirsiniz. Söz alanlar, bazı harcamaları karşılamış olabilirler. Siyaset, zaman ve zemin uyumunu gerektirir. Zaman geçmişse zemin kaymışsa kimse bedel ödemez.
Çekinmeyiniz Kemal bey. Şu çok güvendiğiniz seçim stratejinizi kurultay delegelerinin önüne koyunuz.
Korkmayınız, delegeler bu ülkenin çocukları, onların da fikirleri var.
Öyle Horasan’a kadar uzanan bir şecereleri yok ama, Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’sinin verdiği soyadı ve her yeni kuşakta kendilerinden başlattıkları “soyluluk” onlara yetiyor.
Söyleyeceklerinizi emin olun, büyük bir vakarla dinleyeceklerdir.
Haydi!