CHP genel başkanı olarak kendisinden sonraki döneme ışık tutacak deneyimlerini aktaracak bir konuşma beklentimiz herşeye rağmen sürüyor.
CHP genel başkanı olarak kendisinden sonraki döneme ışık tutacak deneyimlerini aktaracak bir konuşma beklentimiz herşeye rağmen sürüyor.
Kemal bey, bugün de günün manşetleriyle ilgilendi ve bütün kesimlerin katıldığı, parlamenter sisteme dönüşü hedefleyen yeni bir anayasa çalışması yapılmasını araya sıkıştırdı.
Yeni Anayasa?
Tüm kesimlerin katıldığı yeni bir anayasa çalışmasını bir yerden hatırlamıyor muyuz?
Hatırlıyoruz tabii.
Bakalım geçmişe;
Bir zamanlar(2013) Cemil Çiçek’in başkanlığında AKP, MHP, HDP ve CHP yargı bağımsızlığını sağlamak ve parlamenter sistemi güçlendirmek için bir araya gelmişti.
60’a yakın maddede anayasa değişikliği konusunda mutabakat sağlanmıştı.
Geri kalan maddelerde oybirliği yoktu ama her durumda 2 ye bir çoğunluk vardı.
Tam mutabakat sağlanamadığından, biraz da Kemal beyin Devlet beye zaafından dolayı, onu kırmamak için masadan kalkıldı.
Aradan zaman geçti. AKP, üzerinde mutabakat sağlanan 60 maddenin değiştirilmesi için partimize teklifte bulundu.
Partimizi temsilen hiçbirisi anayasa hukukçusu olmayan bir heyet oluşturuldu ve iktidar partisiyle görüşmeler yapıldı.
Mutabakat tamamdı ama Kemal beyin “küçük” bir arzusu vardı, görüşmelere katılmayan Devlet bey de onay verirse anayasa değişikliğinin parlamentoya sevk edilmesine onay verecekti.
Kemal beyin “okul arkadaşı” Devlet bey “onay” vermedi ve o değişiklik teklifi rafa kalktı. Masadan kalktık.
Kemal beyin hatırını kıramadığı Devlet bey, Tayyip beyle anlaşarak hem Anayasayı, hem de rejimi çatır çatır değiştirmenin yolunu açtı.
Kemal beyin okul arkadaşıyla işbirliğinin son eylemi Elkmeleddin İslamoğlu’nun (İhsanoğlu olacak dı galiba ) Cumhurbaşkanı adayı yapılmasıdır.
Burada keselim.
Geriye dikkatli baktığımızda, partimizin nasıl savrulduğunu görüyoruz. Sadece partimiz mi? Bizim minik minik zaaflarımızla, yanlış öngörülerimizle, ilkesiz yaklaşımlarımızla, yanlış adamlarla “doğru iş yapabilme” hayallerimizle birlikte Türkiye de savruldu.
Savrulmayı gizlemek için eski göz ağrımızın Partiden attığı siyasilerle kurduğumuz makyavelist ittifakımızla, bu ittifakın omuzlarımıza yüklediği yalancı zaferlerle, günü kurtarma çabalarımızla, bütün bunlara giydirdiğimiz müthiş doktrinimizle, bunların hepsiyle; bundan 6 yıl önceki kısa ve dar görüşlülüğün bizi sürüklediği yerdeyiz şimdi!
Bozuk bir anayasayı düzeltip parlamenter sistemi güçlendirme fırsatını tepmişiz. İttifak yaptığınız, ortak Cumhurbaşkanı adayı çıkarttığınız, başbakanlığı “ikram ettiğiniz” okul arkadaşınızın katkısıyla daha da bozulmuş bir anayasayı düzeltme işine soyunmuşuz.
Soralım Kemal beye, biz bu 6 yılı neden yaşadık?
Asıl sizin için “vicdan” muhasebesi yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile.
Partilileri her defasında, yeni bir seraba sürüklemeyi bırakın. Taktik zaferlerle oyalamayın bizi. Duvar muvar hikayelerini bırakın.
Ticaret sermayesi, iktidar yolunu “yeni bir sağ partiyle” bir kez daha tıkamanın peşinde. Çanak çömlek hazır!
Bütün siyasi hayatınızda olduğu gibi, CHP adına açtığınız yoldan “bu sefer de” başkaları geçecek.
Ol-a-mayacak artık, görün!
Umut?
Umut ışığı yükseliyor!
Haydi!
Metin Lütfi Baydar