Kemal bey ve yönetimi olağan kurultayın 28-29 Mart 2020 günlerinde toplanmasına karar verdi. Bugün itibariyle, Genel Başkan dahil herkes "artık" aday konumundadır.
DÜNYADA HER ŞEY İÇİN, MEDENİYET İÇİN, HAYAT İÇİN, BAŞARI İÇİN EN GERÇEK YOL GÖSTERİCİ İLİMDİR, FENDİR...
  • Egemenlik Kayıtsız
    ve Şartsız Milletindir...
  • En Büyük Savaş
    Cahilliğe Karşı Yapılan Savaştır...
CHP kurultayı biraz daha yakınlaştı.
29 Ocak 2020

Kemal bey ve yönetimi olağan kurultayın 28-29 Mart 2020 günlerinde toplanmasına karar verdi. Bugün itibariyle, Genel Başkan dahil herkes "artık" aday konumundadır.

Bu saatten sonra kimse “layüsel” değildir. Kurultay kararı kesinleştikten sonra mevcut yönetimin görevi, iş ve işlemlerin parti kurallarına uygun olarak yürütülmesine nezaret etmekten ibarettir. Her bir yöneticinin kişisel demokratlığının kalitesi tam da bu aşamada test edilir.

Görünen o ki, parti yönetiminin ve partililerin önünde dönem itibariyle esaslı bir muhasebe yapılabilmesi için yeteri kadar zaman var. Partiyi yönetenler, rutin, basmakalıp, “an” ın sorunlarına kilitlenmiş, otomatik konuşmaları bir kenara bırakmalı ve reelpolitiğin dayattığı sorulara herkesin anlayabileceği net, berrak yanıtlar vermelidirler.

Reelpolitik neleri dayatıyor?
Bakalım;

  1. CHP’li belediye başkanlarının yönettiği ya da kazandığı belediyelerin mali yapıları bozuktur.

  2. Seçim kampanyasında söylenenlerin aksine ne kadar tasarruf yapılırsa yapılsın, giderlerin karşılanması için “borç” alınmasından başka bir yol yoktur.

  3. Belediyelerin borç sarmalı, başkanları aşan bir sorundur.

  4. CHP’yi yönetenlerin bu konudaki planları nedir? Borç alan, emir alır diyoruz ya; belediyelerimiz, “emir”den arındırılmış borcu, daha kibar bir deyimle finansmanı nasıl temin edecekler?

  5. Güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz ya; gerçi bu ifade siyasi literatürde yarı başkanlık modeli olarak bilinir, bunun için yol haritamız nedir?

  6. Biz tarihin hangi evresinde halkın karşısına çıkıp sadece partimiz, kadrolarımız ve ilkelerimiz için oy isteyeceğiz?

  7. “Tek başına iktidar” talebini ne zaman dillendirip parti bayrağı yapacağız?

  8. “Laiklik” ilkesini “buzlamanın” siyasi getirisi nedir?

  9. CHP dünyayı kaç kutuplu görüyor?

  10. Atatürk’ün -iyi ki- söylediği, “yurtta sulh, dünyada sulh” sözünün günümüzdeki açılımı nedir?

  11. Parti içi demokrasinin işlemesi; her durumda kayıtsız şartsız önseçim yapılması için, partiyi yönetenlerin kafasındaki aşılması gereken “eşik” nedir?

  12. CHP ile sosyal demokrasinin kesiştiği düzlemler nelerdir?

  13. CHP’nin, açık ve net olarak soralım, ticaret sermayesi ile kurduğu/kuracağı ilişkinin siyasi karşılığı nedir; siyasi iktidar paylaşımı mı, yoksa sadece milli gelirden hakettiği kadar payı almaları mı, hangisi?

  14. CHP’nin ekonomi modeli nedir?

Burada keselim.

Partide yönetim zafiyetleri ortaya çıktığında en kolay başvurulan yollardan birisi “dışarıdan yaklaşan bir tehlike” bulmaktır. Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de, parti kamuoyunda sürekli bir “erken seçim” beklentisi yaratılıp bir tehdit unsuruna dönüştürülür ve ilk ve tek iş olarak parti içi demokratik işleyişler askıya alınır. Yönetim beceriksizlikleri, ufuksuzluklar, gelecek vizyonundaki zihinsel kısırlıklar, iktidar partisinden hedefe oturtulan şahsiyetlere kilitlenmiş bir kakafoniyle gizlenir.

O kadar ki, partililer, uzun vadeli, temel politikalara bir türlü yoğunlaşamadıkları gibi mevcut aksaklıkları derinlemesine sorgulamaya da vakit bulamazlar. Ama artık vaktimiz var. Herşeyi soracağız, konuşacağız ve tane tane anlatacağız.

Partiyi yönetecek kadrolar ip gibi iğnenin deliğinden geçecek.

CHP, ilkelerine, müktesebatına, geleceğine sahip çıkacaktır.

Haydi!

Metin Lütfi Baydar

Paylaş:
Yorumlar


0.532 261 33 24