15 Ocak 2019

Kemal bey sondan 9. konuşmasını yaptı ve diğer tek adama cevabı aynı olan 9 soru sordu.

Kemal bey, cevabı içinde olan soruları seviyor.

Sorularını, yakın tarihten yaptığı alıntılarla, göndermelerle süslemeyi ihmal etmiyor.

Mesela şu Osmanlı’nın borçlarının tamamının Türkiye Cumhuriyeti tarafından ödenmiş olması meselesi. 

Bakalım;

  1. Lozan’da ve Lozan’dan sonra İsmet Paşanın en başarılı olduğu konulardan birisi budur.
  2. Osmanlı’nın borçları, Osmanlı’dan çıkan irili ufaklı tüm devletlere paylaştırılmıştır.
  3. Türkiye, toplam borcun büyüklük olarak kendisine kalan kısmını; 2. Dünya savaşı konjonktürünü de kullanarak, sonradan yapılan ara anlaşmalarla neredeyse yarı yarıya azaltarak ödemiştir.
  4. Ancak, cumhuriyeti kuran kadrolar “bu borcun” ödenmesini, farklı nedenlerle halktan gizlemişlerdir.
  5. Borç ödemesi 1954 yılında, Demokrat Parti döneminde bitmiştir.
  6. Bu ödemeyi siyasi malzeme yapan Demokrat Partili Maliye Bakanı Meclis kürsüsünden, o zamana kadar devlet açısından “gizli” olan borcun son taksit ödeme belgesini CHP sıralarına sallayarak “sizin ayıbınızı temizledik” mealinde bir konuşma yapmıştır.
  7. 27 Mayıs darbesiyle yargılanan siyasiler arasında o maliye bakanı da vardır.

Gelelim tank palet fabrikasının özelleştirilmesine.

Oradaki durum bir hayli karışık ama Kemal beyin sorduğu soruların oradaki sorunla uzaktan yakından ilgisi yok.

Şöyle ki;

  1. Fabrikanın süreli kullanım hakkının verilmesine ve sonrasında özelleştirilmesine konu olan BMC firması, daha önce “devletin özel ilgisine mazhar” bir ailenin yönetimindeydi.
  2. Devlet, kuruluşundan bu yana bazı askeri ya da jeo-stratejik yatırımları bu tür “aile şirketleri” eliyle gerçekleştirmiştir.
    (Bu arada belirtelim;   “köklü aile şirketlerinin” tamamının temelinde devletten alınan gayrimenkuller ve ihaleler vardır.)
  3. Ancak, siyasi angajmanları bir hayli sıkıntılı olan o aileye “ticaretten el” çektirilmiştir.
    (Burayı da netleştirelim, devlet belli aralıklarla bu tür operasyonları hep yapagelmiştir.)
  4. O ailenin diğer bazı şirketlerinin yanısıra BMC de önce TMSF emrine alınmış sonra da iktidara yakın başka bir aile şirketine özelleştirme yoluyla “emanet” edilmiştir.
  5. BMC yapısı itibariyle askeri projeleri gerçekleştirecek bir altyapıya sahiptir ve bu el değiştirmelerden doğan sıkıntılara rağmen devlet nezdindeki itibarına istinaden mevcut projeleri tamamlamış ve yenilerini üstlenmiştir.
  6. Şirketin dış finansmanından hareketle şirketin kontrolünün dışarıya verildiği iddiası spekülatiftir.
  7. Devlet adamı ciddiyeti, bu tür hassas konularda konuşmanın şehvetine kurban edilemez. Bu konularda iktidar, gürültü patırtı çıkartmadan “uyarılır”

Bir de şu Trump meselesi var. Neymiş? Trump Türkiye’yi ekonomiyi çökertmekle tehdit etmiş, pabuç bırakılmamalıymış.

“Diğer tek adamın” başından beri yaptığı yanlışları kayda geçirip, CHP olarak gerçekle yüzleşmenin zamanıdır.

Gazete haberleriyle daha fazla idare edemeyiz. Konuya kalbinden bakalım;

  1. Trump hafife alınacak bir şahsiyet değil. Devlet adabı uhulet ve suhulet gerektirir.
  2. ABD’nin Irak-Suriye politikası nettir.
  3. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde seküler bir Kürt devleti kurulacaktır. Bu devletin Irak ayağı hazırdır; Suriye ayağı da tamamlanmak üzeredir.
  4. ABD’nin Suriye’den çekilmesi taktik bir çekilmedir.
  5. ABD planına göre önce Irak ve Suriye içinde ortak sınır boyunca 30 km derinliğinde bir uçuşa yasak bölge ilan edilecektir.
  6. Sonra, yakın bir gelecekte bu bölge, bu sefer Türkiye tarafında, gene sınır boyunca olmak üzere 30-35 km. ilave edilerek genişletilecektir.
  7. Batının; ABD ve AB ülkelerinin, Rusya’nın Çin’in ve diğer aktör devletlerin katılacağı uluslararası bir konferansla bölgenin yeni sınırları çizilecektir.
  8. Türkiye esasında güney sınırı ile ilgili bu konuyu, Lozandan sonra imzalanan Ankara anlaşmasıyla çözmeye çalışmıştı.
  9. Ama bilinmelidir ki, Lozan’da Türkiye’nin karşısında olan büyük devletler, bu konuyu her fırsatta Türkiye’nin önüne getireceklerini beyan etmekten çekinmemişlerdir.

Tarihi sorumluluğu itibariyle CHP, sorunun bugün de  muhatapları arasındadır ve hiçbir gerekçeyle bundan kaçınamaz.

Peki, CHP bu paradigmayı -sorunsalı- hangi noktadan yakalayacaktır?

İşte yakıcı soru budur!

Bu soruya Türkiye’de yaşayan herkesin anlayabileceği, kabul edebileceği, içine sindirebileceği bir  cevap verdikten sonra,

aklınıza gelen her soruyu sorma hakkına kavuşursunuz.

Gerisi?

Gerisi teferruattır, zaman kaybıdır, çıkışı olmayan yollara sapmaktır.

Umut?

Tabii ki var!

Haydi!