Kemal bey gazetecilerle konuşmayı seviyor. Bazen İsmet Paşa gibi yapıyor. İsmet Paşa, çok önemli konularla ilgili düşüncelerini ortalık yerde alelade kişilere söyleyerek, derin fırtınalara yol açmadan siyaseten sonuç alırdı.
Ne demiş Kemal bey?
“31 Mart’tan sonra olağanüstü kurultay olur mu?”sorusuna, “olmaz, zaten olağan kurultay zamanı geldi, o süreci başlatacağız” demiş.
Kurultay sürecini sıradanlaştırarak her seçim gibi bu yerel seçimi de kurultay delegelerinin denetiminden kaçırmaya karar vermiş. Bunu çok önceden sezmiştik zaten.
Evet yerel seçim sathı mailindeyiz. Partiliyiz. Dişimizi sıkacağız, bütün karargah hatalarına göğüs gereceğiz. Seçim günü, en güzel elbiselerimizi giyeceğiz, sandığa gideceğiz, bize uzatılan oy pusulalarındaki altı oklu CHP ambleminin bulunduğu bölüme mührümüzü basacağız.
Öyle ya da böyle seçimden bir sonuç çıkacak.
Ama seçim sonucu ne olursa olsun, Kemal bey gene hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edemez.
Sorular ve sorunlar birikti. El çabukluğu marifet, 36. Kurultay delegelerini, sizi ve politikalarınızı denetlemekten yoksun bırakıp ve her bir delegeyi, birer birer kağıt peçete gibi buruşturup çöpe atamazsınız.
Olmaz Kemal bey, olmaz!
Bir tüzük kurultayı dışında delegasyona danışmadınız. O kurultayı da, “çeker giderim ha!” tehdidi ile atlattınız.
İki seçim bir referandum yapıldı, bir yeni seçimin arefesindeyiz. Sonuçlar ortada. Özeleştiri ve “güvenoyu” şart.
Bence artık soru sormayı bırakıp biriken sorulara cevap vermeye hazırlanmalısınız.
Başlayalım;
Sorular bunlar. Fazlasına gerek yok.
Bir de yerel seçim kampanyasındaki “felaketler” var ki onları da not etmeliyiz.
Neler?