19 Kasım 2018

Kemal bey, CHP genel başkanlığını kendiliğinden bırakır mı?

Görünen o ki, hayır!

Peki neden?

Bakalım;

  1. Kemal bey, CHP genel başkanlığını süreli bir görev olarak değil, süresiz olarak kendisine “verilmiş” bir misyon olarak görüyor.
  2. Seçimler, sonucu ne olursa olsun bu misyonu sona erdiremiyor.
  3. Her kayıpta misyon, ne gariptir daha da güçlü bir şekilde Kemal beyin omuzlarına çöküyor.
  4. Her yenilgide, Kemal bey, özgürlük ve demokrasi davasının yılmaz bir savunucusu olarak öne fırlıyor ve her defasında, kayıpları telafi etmek için ek süre istiyor.

Sürgit kaybetmelerin üzerinde yükselen bir savaşçı! Bir mürşit!

Şimdi bizi yeni bir maceraya hazırlıyor.

Yeni simülasyonlar!

Yeni idare-i maslahat düzenlemeleri!

Geçen seçimde sandık bazında örgütlendik olmadı, bu seçimde sokak bazında yeni hücreler!

İşe bak ki, “diğer tek adam” tam tersine, partisini sokak bazında örgütlenmeden sandık bazında örgütlenmeye odaklamış.

Ekonomik kriz gene en büyük kozumuz!

Emekliler gene hedef kitlemiz!

Plan proje diye de kent anayasalarının bini bir para!

Kemal beyin adamları mevcut belediye başkanlarının ayağını kaydırıp yerlerine oturmak için sağdan soldan çarklı, açıktan el altından, üzerine vazife ya da değil, akıllara zarar bir hengamede ittifak görüşmelerini sürdürüyorlar.

Peki ya halk?

Halk, Kemal bey ve ekibinin büyük fedakarlıklarla sahneye süreceği adaylara oy vermek için yanıp tutuşuyor…mu?

Tabii ki, değil!

Biz biraz daha mevzi kaybedeceğiz.

Kemal bey, gene o meşhur bohçasını açabilecek, özgürlük ve demokrasi temalı “inci”lerini tane tane masamızın üzerine yayabilecek ve gözümüzün içine baka baka, “misyon” diyebilecek…mi? Acaba?

Buna zamanın ruhu izin vermeyecektir.

Misyon?

Misyon bitti arkadaşlar!

Haydi