Kemal bey, yerel seçimler yaklaşırken, diğer tek adamın attığı McKinsey markalı can simidine sarılarak siyaseti o dar, ufuksuz, agresif üslubuna kilitlemek istiyor.
Üstelik bir de o eski “arkası yarın” modundaki tarzına dönerek, gene kaynağı meçhul kaynaklardan edindiği bilgileri ifşa etmek için, görevde kalırsa sondan 19’uncusu olacak olan 9 Ekim 2018 Salı günü yapacağı konuşmayı beklememizi tavsiye ediyor.
İlahi Kemal Bey, bıkmadınız mı?
Kemal beyin yıldızları sevdiğini biliyoruz. Bazı yıldızları parlatıp parlatıp tekrar cebine soktuğunu da biliyoruz.
Kemal bey, son salvolarını Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen’in büyük bir nezaketle önüne koyduğu eğitim sorunlarının tartışılmasına ayrılmış kürsüden savurdu.
Yılmaz hoca büyük adam. O bir bilim adamı. Siyasetin abidik gubidiklerinden anlamaz. Siyasetçiler sıkıştıklarında onu kullanırlar. Hocaya hazırlan, Cumhurbaşkanı adayısın denir; partililerde nabız yükseltilir. Sonra bir “hakim” CB yapılır. Bir dahakine, hoca bu sefer tamam denir, okuldaş iki kafadar Ekmeleddin der; Allahtan adam seçilemez.
Kemal bey sıkıştığında onu kurultay başkanı yapar, o aradaki küçük ayak oyunlarına onu da alet eder, hoca nezaketinden sesini çıkartmaz.
Sonuncusunda, Kemal Bey, Cumhurbaşkanı adayı olarak ismi hariç açık seçik tarif eder hocayı, herkesi bir heyecan alır. Ama o kurnazca bir hareketle hocayı bırakır, parti içindeki rakibini son dakikada oyuna sokar, iki arada bir derede onu da harcamak için.
Gene Allahtan, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, büyük bir çabayla olmazı olur yapıp toplumdaki CHP damarını yakalar da Kemal bey ve ekibini gerçekten “artık tamam” noktasına getirir.
Şimdi şu Yılmaz hoca parantezini açalım biraz;
Palavraya gerek yok. Gerçek bu.
Peki nasıl olacak da, olacak bu?
Kemal bey, halk çıkışta bekliyor.
Sorumluluğu alın, uzatmayın!
Haydi!