Psikiyatrların yaptığı bilimsel bir araştırmaya göre günümüz insanının bir konuya dikkat kesilme süresi 8 saniyeye inmiş. Bu süre balıklarda 9 saniyedir. İvmesi artan hayat, insanoğlunu balık seviyesinin altına itmiştir. Neyseki, insanları balıklardan bir tık daha yukarıda tutan, hafızadan başka bir kaynakları daha vardır; arşiv. An içinde herşeyi unutabilirsiniz, unutturabilirsiniz; ama yok edemezsiniz.
Son birkaç gün içinde partimizi, CHP’yi içine alan kaotik çalkalanmanın sorumluları, halkımızın hafızasını 8 saniyeye kilitlemeye çalışan siyasilerdir. Bu tür siyasiler arşivleri pek sevmezler.
Arşive bakmadan önce birkaç noktanın altını çizelim;
Partiler, kurultaylarını, hem hedeflerini hem de kadrolarını yenilemek için yaparlar.
Kurultayda, partiye hizmet yarışında yorulanlara teşekkür edilir ve partinin çeşitli kademelerinde olgunlaşan yeni kadrolar merkezi yönetime taşınır.
Kurultayda bayrak değişimi yapılır.
Kurultay sürecinde, genel Başkan dahil tüm MYK üyeleriyle Parti Meclisi üyeleri koltuklarından kalkarlar, karşılarına çıkacak adaylarla eşit koşullarda yarışırlar ve yeniden seçilenler koltuklarına otururlar. Seçilemeyenler ise partinin kendisine ihtiyaç duyduğu alanlarda vereceği görevleri beklemek üzere kenara çekilirler ve parti yoluna devam eder.
5. Kurultayda mevcut yöneticiler de dahil her partili aday adayıdır. Kurultay açıldığında yeterli koşulları sağlayan herkes, şimdiki genel Başkan da dahil sadece “aday”dır.
Genel Başkan, kurultay sürecinde, kurultaydan sonrası için, sade bir adaydan daha ileri laflar edemez. Vaatlerde bulunabilir; geçmiş başarılarını tane tane anlatabilir ama, kurultay açıldığı anda karşısında aday olacak kişilerden bir adım önde duramaz.
Şimdi arşivlere bakabiliriz;
Kemal bey, yaklaşık 9 sene önce, bir önceki genel Başkan Deniz Baykal’a yapılan bir komplo sonrasında Genel Başkan seçildi.
Kemal bey, müteakip her olağan ve olağanüstü kurultaylarda parti içi demokrasi ve her kademede önseçim vaadi yaptı. Partide varolduğunu iddia ettiği “korku imparatorluğu”nu bitireceğini söyledi.
Geçirdiği seçimlerde, partinin kemik oyunu “arttıramayacağını” anlayınca, CHP ile siyaseten uyuşmayan siyasi guruplar ve partilerin bir kısmıyla örtülü, kendi “yarattığı” prematüre parti ile açık ittifaka yöneldi.
Parti içi demokrasiyi rafa kaldırdı. İtiraz edeni atarım, dedi. Nitekim partinin künyesine kendisinden önce kazınmış şahsiyetleri, il yönetimlerine gönderdiği talimatlarla partiden attırdı.
CHP’nin kemik oyu daha da azaldı.
Yerel seçimlerde, müttefiklerin gücüyle palyatif bir başarı elde edildi.
Seçim sonrası ülke genelinde değişen siyasi atmosfer, örtülü müttefikimizi hareket edemez hale soktu.
CHP MYK, örtülü müttefikimiz HDP’nin yardım çağrılarını, çığlıklarını “tank palet fabrikası” hamasetiyle örtmeyi yeğledi.
Bundan sonraki seçimlerde, umutlandırıp peşimize taktığımız HDP yok; olmayacak artık. Meşhur doktrinin bu ayağı çöktü.
Açık ortaklardan İyi Parti mensupları, ortamını yakaladıklarında AKP ile koalisyona atlamaya hazırlar. Bir kısmı eski partilerinden kendilerine gönderilen çağrı mektubunu, her an kullanmak üzere ceplerinde taşıyorlar.
Saadet Partisi ise kabaran milli görüş damarı üzerinden AKP ile flörtöz bir ilişki içine girdi.
Özetlersek, CHP kurultay sürecinde kullanılmak üzere, propaganda makinesiyle sonuna kadar zorlanarak pompalanan başarı hikayesinden bir “mutlu son” çıkma ihtimali azaldı.
Veee...CHP MYK’nın içindeki kurt siyasetçiler, karşıdan üzerlerine silindir gibi gelen gerçeğin altında ezilmenin arefesinde, en azından muhtemel rakiplerini safdışı edebilmek için, Göbbels taktiklerinden en meşhur olanına sarıldılar; totoloji!
Totoloji, kendisi ispata muhtaç -alenen yalan-bir delili kullanarak, başka bir savı-o da haliyle yalan- ispatlama çalışmasıdır. Göbbels bunu, Hitler’in muhaliflerini safdışı etmek için sık sık kullanmıştır. Ama arşiv bilgisi, en kompleks -karmaşık- totolojik savları anında yerle bir eder.
Uzatmadan yazalım. Eğer dış bir odaktan partimize yönelen bir kumpas varsa, bunun -mutlaka-içeride, hatta bizzat Kemal beyin yanında, yanıbaşında bulunan uzantıları vardır. Tespit edersin, teşhir edersin; kulağından tutar atarsın. Bunların üfürmesiyle partiden attığın partinin künyesine kazınmış gerçek partilileri de geri alırsın. Herkes seni alkışlar.
Eğer kumpas içeriden kurulduysa ve bunun dış uzantıları varsa, koltuğu boşaltırsın ve olağanüstü kurultayı toplar hesap verirsin.
Bunun ortası? Ortası yok!
Metin Lütfi Baydar